Yabancı Terörist Savaşçıların Yükselişi: DAEŞ’E Katılan Tunuslu Gençler[1]

Ulaş PEHLİVAN

Kavramsal ve Tarihsel Çerçeve

2013 yılından itibaren Türkiye’de Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adıyla gündeme gelen ve farklı dillerde ISIL, ISIS, IS, DAİŞ, Daesh, DEAŞ gibi kısaltmalarla tanınan terör örgütünün adı, Arap ülkelerinde çoğunlukla “Al Devlet-Al-Islamiya Fil Irak el Şam” olarak telaffuz edilmektedir. Bu araştırmada da Arap ülkelerindeki yaygın kullanımı nedeniyle DAEŞ kısaltması tercih edilmiştir. Türkiye’de her ne kadar 2013 yılından itibaren gündeme gelse de DAEŞ’in kuruluşu Afganistan ve Irak’ta 1999 yılından itibaren faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı “Cemaat el Tevhid vel Cihad” örgütüne dayanmaktadır. 2003 yılında, ABD’nin Irak’a ikinci kez müdahalesi sonrası, Sünni kesimin ülke yönetiminden ve ordudan büyük oranda uzaklaştırılarak pasifize edilmesi, artan Sünni-Şii mezhep çatışmaları ve yönetsel sorunlar, çok sayıda Sünni ve nitelikli Irak askerinin DAEŞ terör örgütüne sempati duymasına ve nihayetinde DAEŞ’e destek vererek örgütün daha güçlü bir ideoloji ve askeri yetenek temeli üzerinde yükselmesini sağlamıştır.

DAEŞ’in ortaya çıkmasına paralel olarak Yabancı Terörist Savaşçı (YTS), (Foreign Terrorist Fighter / FTF) terimleri de yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Hukuki bir tanımı olmayan “Yabancı Savaşçı” (YS) ifadesinin yaygın olarak kabul edilen tanımlardan biri, Cenevre Uluslararası İnsancıl Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi tarafından “silahlı bir çatışmaya taraf olan devlet dışı silahlı bir gruba katılmak maksadıyla kaynak ülkesini veya mutad meskenini terk eden, ideoloji, din veya etnik motivasyonlara sahip kişiler” şeklindedir (BM, 2021:9). YS terimi resmi olarak ilk kez 1980’lerde Sovyet-Afgan savaşı sürecinde Afganistan'da yerleşik El Kaideye katılarak savaşmak maksadıyla çatışma bölgesinin dışından çatışma bölgesine seyahat eden savaşçılara atıfta bulunularak kullanılmıştır. 2003 yılından itibaren ise, ABD’nin Irak'ı işgaline karşı savaşmak maksadıyla diğer bölgelerden gelen savaşçılara yönelik olarak daha yaygın bir şekilde, kullanılan YS, aslında yakın tarihte de yaşanmış bir olgudur.

1945-2010 Arası Dönem

20’nci yüzyılda yabancı savaşçıların yer aldığı en büyük çatışma 1936-1939 yılları arasında yaşanan İspanya iç savaşıdır. Bu savaşa 50’den fazla ülkeden toplamda 50.000 fazla yabancı katılmıştır (BM, 2021:9).

İkinci dünya savaşından sonrada yabancı savaşçı trafiği devam etmiştir. Hegghammer (2011:61)  1945-2010 yılları arasında  müslüman ülkelerde yaşanan 70 farklı çatışmaya toplamda yaklaşık 30.000 YS’nin   katıldığını bildirmiştir. İslam coğrafyasında yaşanan çatışmalar, çatışan taraflar, katılan ortalama YS miktarları ve geldikleri ülkeler aşağıdaki tablodaki gibidir.

İslam Coğrafyasında YS hareketliliği (1945-2010)

Yer

Tarih

Çatışan taraflar

İlk varış yılı

YS Sayısı

Geldikleri ülkeler

İsrail

1967

Arap koalisyonu, İsrail

1968

<100

Sudan, Suriye, Mısır, Yemen

Lübnan

1975–1990

FKÖ, İsrail, çeşitli fraksiyonlar

1978

<50

Mısır, Suriye, Ürdün

Afganistan

1978–1992

Mücahidler, Sovyetler Birliği

1980–1992

5.000–20.000

Arap ülkeleri, Türkiye, Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Filipinler, ABD/Avrupa

Bosna    

1992–1995

Boşnaklar ve Sırplar/Hırvatlar

1992–1995

1.000–2.000

Bir çok Arap ülkesi, ABD/Avrupa

Tacikistan

1992–1997

İslamcılar ve Komünistler

1992–1994

100–200

Suudi Arabistan, Yemen

Cezayir

1991–

İslamcılar, Hükümet

1994

<10

Suudi Arabistan

Çeçenistan

1994–

Çeçenler,  Rusya

1995–2001

 200–300

Bir çok Arap ülkesi, Türkiye, ABD/Avrupa

Filipinler

1968-

Moro İslami Kurtuluş Cephesi  Manila'ya karşı

1997–2000

20–100

Birkaç Arap ülkesi

Keşmir

1989–

Pakistan, Hindistan

1997–2000

20–100

Birkaç Arap ülkesi

Somali

1991–05

Çeşitli milisler

1992

<50

Suudi Arabistan, Mısır

Afganistan

1992–2001

Masud'a karşı Hikmetyar, Taliban'a Karşı Kuzey İttifakı

1996–2001

1.000–1.500

Bir çok Arap ülkesi, ABD/Avrupa, Orta Asya, Pakistan, Türkiye

Kosova

1998–99

Arnavutlar, Kosovalılar

1999

20–100

Bir çok Arap ülkesi, ABD/Avrupa

Eritre

1998–2000

Eritre, Etiyopya

1998

<10

Suudi Arabistan

Filistin

 2000–

Filistinliler, İsrail

2000–

<10

Suudi Arabistan

Afganistan

2001–

Taliban, ABD/NATO/Kabil

2001–

1.000–1.500

Bir çok Arap ülkesi, ABD/Avrupa

Irak

2003–

Sünniler, ABD/Bağdat

2003–

4,000–5,000

Bir çok Arap ülkesi, ABD/Avrupa, Türkiye

Somali

2006–

EşŞebab, Geçiş Federal Hükümet/Etiyopya

2006–

200–400

Birkaç Arap ülkesi, ABD/Avrupa

Lübnan

2007

Fetih el-İslam, Hükümet

2007

<50

Suudi Arabistan

Kaynak : Hegghammer (2011 :61)

YS hareketliliğini açıklayan yukarıdaki tablo incelendiğinde; çatışmaların çoğunlukla Ortadoğu ve Afrika bölgelerinde meydana geldiği, YS’lerin kaynak ülkelerinin çoğunlukla Arap ülkeleri olduğu, Türkiye’den ise; Afganistan (1980-1992, 1996–2001), Çeçenistan (1995–2001) ve Irak’taki (2003-2010) çatışma bölgelerindeki silahlı gruplara katılım sağlandığı görülmektedir.

Bu kişilerin YS ya da YTS olmaları katıldıkları örgütün terörist örgüt tanımına girip girmediği ile ilgili bir husustur. Günümüzde silahlı bir örgütün terörist olarak kabul edilip edilmemesi konusunda devletler arasında uyuşmazlıklar yaşanabilmektedir. Silahlı gruplar ve terör örgütlerinin ilgili ülkelerin ekonomik, politik çıkarları doğrultusunda vekil (Proxy) olarak kullanılmaları da Suriye krizi ile birlikte yaygınlaşan bir durumdur. Bununla birlikte; BM, NATO, AB gibi küresel organizasyonlar tarafından hazırlanan terör örgütü kapsamlarında büyük oranda uzlaşma mevcuttur.

2011-2021 Dönemi

Bu araştırmada YS hareketliliği 1945-2010 ve 2011-2021 yılları arasında olacak şekilde iki periyotta ele alınmıştır. Arap Baharının ve dolayısıyla Suriye Krizinin başladığı 2011 yılından itibaren YTS sayısında büyük bir artış gözlemlenmiştir. Birim zamana göre oranlandığında 1945-2010 arası dönemde birim yıl başına yaklaşık 450 YTS düşerken 2011-2021 arası dönemde bu oran birim yılda yaklaşık 6.000 YTS’dir ve birim zamana göre YTS miktarı önceki dönemin 15 katı daha fazladır. İkinci dünya savaşından 2010 yılına kadar geçen 65 yıllık sürede yer değiştiren yaklaşık 30.000 YS bulunurken, 2014-2019 yılları arasındaki beş yıl içerisinde sadece DAEŞ terör örgütüne katılmak üzere 110 farklı ülkeden 40.000’den fazla YTS, çatışma alanlarına ulaşmıştır (TSG, 2019). YTS miktarında 2011 yılından itibaren görülen  bu asimetrik yükselme; seyahat imkânlarının artması, hava yolu ile yolculuğun yaygınlaşması, bazı ülkelerin dolaylı veya doğrudan örgüte finansal/silah desteği vermesi,  internet ve sosyal medyanın örgütsel ikna süreçlerini kolaylaştırması, gençlerin zamanla daha eğitimli ancak işsiz hale gelmeleri, bazı Müslüman ülkelerin iç ve dış politikalarındaki sorunlar/baskılar, ülkeler ve sınıflar arası gelir dengesizliğindeki artış, geçmişteki örgütlerden farklı olarak, DAEŞ terör örgütünün ilk kez bir devlet iddiasıyla geniş bir bölgeyi ve nüfusu uzun süre kontrol altında bulundurabilmesi, güçlü ekonomik ve teknik araçları kullanarak propaganda yapabilmesi ile kısmen açıklanabilecektir. Bu listeye daha birçok faktörü ilave etmek mümkündür. Ülkeler bazında etkili olan faktörler ve ağırlıkları değişeceğinden, bu kapsamda bölgesel ve küresel bazda ilave çalışmalar yapılması gerekmektedir.

YS’lere kaynak teşkil eden ülkelerin coğrafi konumları ve hedef ülkeye ulaşan YS miktarları incelendiğinde; Irak ve Suriye’de geniş bir alanda kontrolü elinde bulundurduğu 2015 yılı itibarıyla toplam DAEŞ militanı miktarı yaklaşık 30.000 olarak bildirilmiştir. YTS gönderen coğrafi bölgelerin ise Orta Doğu: 8.240, Mağrip/Kuzey Afrika: 8.000, Batı Avrupa: 5.000, Eski Sovyet Cumhuriyetleri: 4.700, Güney doğu Asya: 900, Balkanlar: 875, Kuzey Amerika: 280 şeklinde dağıldığı görülmüştür (TSG, 2015:5). Söz konusu bölgeler ülkeler bazında incelendiğinde, Ortadoğu’ya göre nüfusunun azlığı ve çatışma bölgesine uzaklığına rağmen Mağrip/Kuzey Afrika ilk sırada yer almaktadır. Kuzey Afrika özelinde ise Tunus ilk sırada yer alan ülke konumundadır. Kuzey Afrika’dan seyahat ederek DAEŞ’e katılan 8.000 YTS’den 6.000’i (%75’i) Tunuslu gençlerden oluşmuştur.  Bu rakam 2015 yılı itibariyla DAEŞ mevcudunun da %20’sini oluşturmaktadır.

Sadece 11 milyon nüfusu olmasına ve çatışma bölgesi ile doğrudan irtibatı olmamasına karşın Tunus’tan oransal olarak çok sayıda (6.000) YTS, DAEŞ’e katılmıştır. Söz konusu 6.000 YTS’nin dağılımı Tunus hükümeti tarafından; “Suriye'de yaklaşık 4 bin, Libya'da 1.000 ila 1.500, Irak'ta 200, Mali'de 60 ve Yemen'de 50 civarında” olarak açıklanmıştır (BM, 2015). Daha çarpıcı olan diğer bir konu ise, alınan güvenlik tedbirleri sonucunda pek çok Tunuslu gencin YTS olarak ülke dışına çıkışlarının engellenmiş olduğudur. Bu rakam, Thomas’a (2019 :48) göre 30.000 civarındadır. DAEŞ’e katılmak istemesine karşın, engellenen ve kaynak ülkesini terk edemeyen bu kitle, en az çatışma bölgelerinden geri dönen YTS’ler kadar yüksek güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.

Sonuç olarak; YTS, literatürde ilk kez 20’nci yüzyılda gündeme gelen yeni bir kavram olmakla birlikte, 21’inci yüzyılda gerek silahlı çatışmalarının yaşandığı sahalarda gerekse bilimsel çalışmaların bulunduğu yazında çok daha fazla ele alınmıştır. Radikalleşme sürecinin bir sonucu olan YTS’ler, günümüz ve gelecekte Türkiye dahil birçok ülke için yüksek güvenlik riski teşkil etmektedirler.

DAEŞ’e Türkiye’den katılım nispeten az (tahmini 2.100 YTS) olsa dahi Türkiye’de radikalleşme potansiyeli oldukça yüksektir. Türkiye coğrafi olarak da bu tehdide komşudur. Suriye kuzeyindeki Haseke yakınlarında, Türkiye sınırına yaklaşık 80 km. mesafede bulunan Al-Hol ve Roj kamplarındaki 60 farklı ülkeden yaklaşık 70.000 kişinin çoğunluğu, DAEŞ üyeleri, eş ve çocuklarından oluşmaktadır.

Ayrıca, sayıları azalsa da artık hücre tipi örgütlenmeye geçen DAEŞ örgütüne katılmak üzere, hala yurtdışından YTS’lerin Ortadoğu ve Türkiye gelmeye devam ettikleri bilinmektedir. Ulusal ve uluslararası güvenlik kurumları arasındaki iş birliğinin artırılmasına, radikalleşme öncesi, esnası ve sonrası tüm aşamalarına yönelik kapsayıcı çözümler geliştirilmesine ihtiyaç vardır. DAEŞ’e en fazla YTS’nin katılım sağladığı Tunus’taki dinamiklerin ve radikalleşmenin temelinde yatan faktörlerin ayrıntılı şekilde ortaya konulması da radikalizasyonun erken aşamalarda tespit edilerek önlenmesine ve literatüre katkı sağlayacaktır.

KAYNAKÇA

BM (2015) Les résultats préliminaires de la visite officielle du Groupe de Travail des Nations Unies, http://www.ohchr.org/FR/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=16219&La            ngID=F#sthash.pvRANhYo.dpuf

BM (2021) “Foreign Terrorist Fighters Manual for Judicial Training Institutes Middle East and North Africa”, First Edition. Vienna.             https://www.unodc.org/pdf/terrorism/FTFs_manaul_final_version_09.04.2021_ENG.p    df

Hegghammer, T. (2011) “ The Rise of Muslim Foreign Fighters: Islam and the Globalization     of Jihad “, International Security, Vol. 35 n°: 3, 2011, pp. 53-91.

Renard, T. (2019) Returnees in the Maghreb: Comparing policies on returning foreign   terrorist fighters in Egypt, Morocco and Tunisia. Egmont Paper 107, April       2019. [Policy Paper] http://aei.pitt.edu/97375/

TSG (2015) “ Foreign Fighters “ An Updated Assessment of the Flow of Foreign Fighters  into Syria and Iraq The Soufan Group, December 2015.     https://templatelab.com/foreign-fighters-in-syria-update/

TSG  (2019) The Soufan Center, The Global Coalition Against Daesh/ISIS, Foreign Terrorist Fighters, Working Group Meeting, By Ms. Stephanie Foggett, The Soufan Center, 7 May, 2019, Ankara, Turkey


[1] Atıf için: Pehlivan, U. (2022). Yabancı Terörist Savaşçıların Yükselişi: DAEŞ’E Katılan Tunuslu Gençler. Erişim adresi: https://www.teram.org/Icerik/yabanci-terorist-savascilarin-yukselisi-daes-e-katilan-tunuslu-gencler-201

İlginizi Çekebilir